Prof. Dr. V e d a t

I ş ı k h a n

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Kanal 7 Yayınında “Başkent Kulisi” Programında Mehmet Acet’in çalışma hayatına ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bakan Işıkhan, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan zam oranına ilişkin sorulan soru üzerine şu bilgileri aktardı:

 

 

“Bunu açıklamadan önce bir toplantı gerçekleştirdik ve toplantı sonrasında SSK ve Bağ-Kur emeklilerimize memur emeklilerine benzer oranda zam yapılması kararı verildi. Emeklilerimizin büyük bir kısmında inanılmaz bir memnuniyet gördüm. Artık emekli aylıklarında SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nda bulunan tüm emeklilerimiz benzer oranda bir zam artışı gerçekleşmiş oldu. Hayırlı olsun diyorum.”

Akademide yaptığı çalışmaların Bakan olduktan sonra katkısının ne yönde olduğuyla ilgili sorulan soru üzerine ise Bakan Işıkhan, “Engelliler, evsizler, aynı zamanda iş ortamında çalışanların sahip olduğu özellikler, iş doyumu, iş stresi üzerine çalışmalar yaptım. Uzun yıllar akademik çalışmalarda endüstriyel sosyal hizmet karşılaştırmaları, sağlık politikaları ve sosyal politikalar gibi hem yüksek lisansta hem de doktorada dersler verdim. Dünyayı ve Türkiye’yi karşılaştırma fırsatımız oldu. Bu, Türkiye çapında sahada gerçekleştirilen bir çalışmaydı. Engelli çocuğu olan 4 binden fazla anneye ulaştık. Engelli bir çocuğa sahip olmak, birden fazla engelli çocuğa sahip olmak, birden fazla engeli olan çocukla çalışmak, uğraşmak, annelerin inanılmaz bir yükü var. Bu çerçevede tabi araştırmamızı yapıyoruz ama sonuç olarak da yerel yönetimlere, sosyal politikalara ve stratejilere bu sonuçları entegre ediyoruz. Özellikle yerel yönetimler açısından da düşündüğümüzde annelerin en önemli beklentisi şuydu; çocuğumu bir köşede tutup diğer zihinsel çocuğu olan annelerle bir araya gelmek, rahatlamak, sinemaya gitmek, tatile gitmek, sosyalleşmek. O kadar önemli ihtiyaçlar ki, bu çerçevede bu sorunları belirledik. Bizler araştırmacıyız, hocayız ve bu doğrultuda da politika stratejilerine dönüştürdük” diye konuştu.

Işıkhan, Keçiören Belediyesi başta olmak üzere, zihinsel engelli ya da diğer engelli çocuğu olan annelerin bir araya gelebileceği, sosyalleşebileceği, oturup dertlerini anlatabileceği bir iki katlı bir ev kurulduğunu anlatarak, “Orada psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları gibi profesyoneller çalışıyor.  İnşallah diğer belediyelerimize de örnek olur. Çalışma hayatı ilginçtir üniversiteye girişle birlikte hep dikkatimi çekmiştir. Acaba bu çalışma, iş ilişkileri, endüstri ilişkileri, burada biz çalışanların verimini, potansiyelini, iş doyumunu nasıl artırabiliriz? Çünkü bir işletme ve bir örgüt için verim çok önemli, performans çok önemli. Bu konuda endüstriyel sosyal hizmet örneği çok önemli alanlardan bir tanesi. Türkiye’de de yavaş yavaş gelişmeye başladı” ifadelerini kullandı.

Sosyal Politika Başkanlığı’nda yaklaşık 4-5 yıl içerisinde çok önemli çalışmalara imza attıklarını belirten Bakan Işıkhan, şunları kaydetti:

“Orada aile-refah desteği modelini konusunda akademisyenlerin ve bilim kurullarının bir araya geldiği çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Aile-refah desteğini de Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettik. Hem Türkiye’de hem dünyada yaşlı nüfus gittikçe artıyor. Yaşlı Bakım Sigortası acaba Türkiye’de nasıl uygulanabilir? Önemli olan şeylerden bir tanesi riskleri ve krizleri önceden görebilmek. Göremediğiniz takdirde krizle karşı karşıya kalabiliriz, somut bir örnek Covid-19 pandemisi hiçbir şekilde beklemediğimiz bir durumdu. İşsizlik beklenebilir, aile çatışmaları beklenebilir. Bu konuda önemli olan şeylerden bir tanesi sosyal politika yapıcılarının bu riskleri hem ülkenin hem de dünyada ortaya çıkabilecek riskleri görmesiydi. Ben 5 yıla yakın mutfakta çalıştım. Daha sonra da Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında kurullar oluşturuldu. 9-10’a yakın kurulumuzda, başkanvekillerimiz, üyelerimiz alanlarında ülkemizin ihtiyaç duyduğu politika stratejilerinin neler olabileceğini, ihtiyaçlarını, sorunlarını belirleyerek politika stratejilerini madde madde belirleyerek Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın istişaresinde, destekleriyle bu fikirler alınıyor ve icraat boyutunda olan Bakanlıklara da bu politika kurullarının desteği oluyor. Ben de Sosyal Politikalar hem kurul üyesi hem de başkan vekili olarak çalıştığım dönemde 7 bölge, 7 il kapsamında vatandaşlarımızla bir araya gelerek sivil toplum kuruluşlarımız, muhtarlarımız, şehit yakınlarıyla ilgili olan derneklerimizle ve yöneticilerle bir araya geldik sorunları belirleyerek politika stratejisi haline getirdik. Sorunları belirlemek önemli ama biz nasıl uygulamaya dönüştürebiliriz Türkiye ölçeğinde, bu yönde de kurullarımızın çok önemli çalışmaları oldu.”

“Enflasyona Ezdirmeme İlkemizi 2023 Yılında da Koruduk”

2023 yılının tüm dünyada küresel piyasalarda hızlı değişimlerin ve dönüşümlerin yaşandığı bir yıl olduğuna değinen Işıkhan, “6-7 Şubat depremleri nedeniyle binlerce vatandaşımızı kaybettik. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak da bizi ilgilendiren üretim yerleri, işletmeler, fabrikalar. Depremde de ne yazık ki birçok üretim yerinin, fabrikanın, atölyenin de yıkılmış olduğunu gördük. Bu konuda hızlı bir şekilde hareket ederek depremin yaralarını sarmaya başladık. Bu çerçevede özellikle depremin işgücü piyasaları üzerindeki etkisini en aza indirmek bizim için çok önemliydi. İstihdamı sürdürmek bizim için önemli bir hedefti. Bu noktada gerek SGK, sosyal güvenlik hizmetlerimiz, gerekse İŞKUR aracılığıyla hem işverenlerimize, hem depremzede, işsiz kalan depremzedelerimize çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Örneğin, primlerin ertelenmesi, katılım paylarının alınmaması noktasında da vatandaşlarımıza çok büyük destekler verdik. Bunun yanında Covid-19 pandemisi de çok olumsuz etkilere sebep oldu. Rusya-Ukrayna savaşının etkileri hala devam ediyor. Bunun yanında İsrail’in Filistin halkına yönelik acımasızca gerçekleştirdiği zulüm ortada. Tabi ki ortaya çıkan krizleri ve küresel sorunların çözümünde ülkelerin çok farklı politika stratejileri uyguladıklarını da gördük. Çünkü süregelen bir yapı değişiyor, kriz var. Amerika ve Almanya’da dahi öngörülmeyen enflasyon artışları oldu. Son 40 yılda yaşanmayan enflasyon artışları oldu. İşsizlikle mücadele etme ve bunun yanında gelir eşitsizliği gibi konularda ülkeler çok farklı politika stratejileri geliştirmeye başladılar. Bunun yanında 2023 Temmuz ayında asgari ücrete ara bir destek verdik. Enflasyona ezdirmeme ilkemizi 2023 yılında da koruduk. Bunun yanında 2024 Ocak ayında gerçekleştirdiğimiz asgari ücreti önceki döneme göre yüzde 49, önceki yıla göre ise yüzde 100 oranında artırdık” şeklinde konuştu.

Bakan Işıkhan, Aralık ayında asgari ücrete yapılan zam oranına ilişkin ise çok olumlu geri bildirimler aldığını aktararak, asgari ücretin yılda bir kere belirlenmesi noktasındaki tutarlılığın işverenler açısından olumlu bir izlenim bıraktığını ifade etti.

“Yılbaşında Memur Maaşlarına Yüzde 49,25 Artış Yaparak En Düşük Memur Maaşı 32 Bin TL’ye Yükseltildi”

2023 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri ve Çerçeve Protokolünü imzaladıklarını hatırlatan Işıkhan, “Burada da kamuda çalışan işçilerimizin ücretlerinde ciddi anlamda iyileştirmeler sağladık. Kamu çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarını düzenleyen 7. Toplu Sözleşme görüşmelerini Ağustos ayında tamamladık. Burada tüm sendikalarla işbirliği içerisinde, sosyal diyalog sürecini gerçekleştirerek bu süreci başarıyla tamamladık. Aynı zamanda Temmuz ayında yapılan zamlarla en düşük devlet memuru aylığı 22 bin 17 liraya yükseltilmişti. Bu da önemliydi. Böylece 2023 yılında en düşük memur maaşındaki artış oranı yüzde 141,83 olmuştu. Bu da önemli bir artış kamu görevlilerimize. Son olarak tabi yılbaşında memur maaşlarına yüzde 49,25 artış yaparak en düşük memur maaşı şu an 32 bin TL’ye yükseltilmiş durumda Türkiye’de. 2023 Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe giren 3.600 Ek Gösterge Düzenlemesi ile çalışan ve emekli yaklaşık 5,3 milyon kamu personeli ve bunların hak sahiplerinin ek göstergelerinin yeniden düzenlenmesini sağladık. Bu da çalışma hayatında çok önemli bir iyileştirmeydi” dedi.

“2018 Yılından Bu Yana Emeklilerimize 166 Milyar Bayram İkramiyesi Ödemesi Yaptık”

Yapılan düzenlemelerin hem kamu personeline hem de emeklilere pozitif bir şekilde yansıdığına dikkati çeken Bakan Işıkhan, şöyle devam etti:

“Ücretlerinde somut olarak görülen artışlar da sağlandı. Kamuoyunda EYT adıyla bilinen düzenlemeyi hayata geçirdik. Düzenleme ile 8 Eylül 1999 tarihi ve öncesi sigortalılar için emeklilikte yaş şartını ortadan kaldırmıştık. Vatandaşlarımızın aslında uzun yıllardır talep ettiklerini yerine getirmiş olduk. Şu an EYT’den emekli olan emeklilerimizin sayısı 2 milyon dolayında. 16 milyona yakın emeklimiz var ve birçok ülkenin nüfusundan fazla bir emekli grubuna sahibiz. Emekliliğe hak kazanma belgesini aldıktan sonra vatandaşlarımız direk SGK’ya başvuruyorlar ve işlemler devam ediyor. Bunun yanında EYT kapsamında emekli olup işten ayrıldıktan sonra çalışmak isteyen 30 gün içerisinde özel sektöre geri dönen çalışanlarımıza da önemli bir destek veriyoruz. Bu da Sosyal Güvenlik Destek Priminde 5 puanlık bir indirim veriyoruz. İstihdamın sürdürülebilirliği açısından bu çok önemli bir destekti. Çünkü bizim en önemli hedefimiz istihdamda sürdürülebilirliği sağlamak. Emekli olmuş ama biz burada yine çalışanlarımıza ve işverenlerimize prim desteği veriyoruz. Emeklilerimizin Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyelerinde 2 bin lira ödeme gerçekleştiriyorduk. 2018 yılından bu yana ödenen bayram ikramiyesi tutarı 166 milyar. Tüm emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ödemeyi gerçekleştirdik. Sosyal güvenlik reformunun ana bileşenlerinden biri olan herkese sağlık güvencesi kapsamında herhangi bir sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımızın aylık 600 lira GSS primi ödeyerek tüm sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesini sağlıyoruz. Bu dünyada uygulaması olmayan bir hizmet türü niteliğinde.”

“9 Bin İlacı Geri Ödeme Kapsamına Aldık”

Vatandaşların neredeyse yüzde 99’unun sosyal güvenlik kapsamı içerisine alındığını belirten Işıkhan, “Hiçbir geliri ve sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımıza sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler aracılığıyla bu desteği veriyoruz. 2002 yılında yüzde 70 dolayında olan bu rakam yüzde 99’a ulaşmış durumda. Bu da çok önemli bir gösterge. Şimdi daha da yükselmiş oldu. Bunun dışında ilaçların geri ödenmesi kapsamında 2000’li yıllarda 3 bin 986 ilacı geri ödeme kapsamında alırken bugünkü rakam 9 bin. Sosyal Güvenlik Kurumumuz 9 bin ilacı geri ödeme kapsamına aldı. Zaten bizim hükümet olarak da en önemli çalışmalarımızdan bir tanesi sosyal destek projesi. İŞKUR için de aynı benzer uygulamayı gerçekleştirdik bu çerçevede. Vatandaşımızın kurumlara gelmesini beklemiyoruz. Biz vatandaşımızın ayağına gidiyoruz. Çünkü yaşlı, engelli ve başka kronik hastalığı olan vatandaşlarımız bulunuyor. Psikologlarımız, sosyologlarımız, sosyal hizmet uzmanlarımız haneyi ziyaret ederek burada vaka yönetimi kapsamında aileyi bir bütün olarak ele alıyor. Ne tür ihtiyacınız var? Sağlık sorununuz mu var? Ailede çatışma mı var? Şiddetli geçimsizlik mi var? Baba çalışmıyor mu? Çocuklar okula gitmiyor mu? Sağlık hizmetlerinden yararlanmıyor mu? Örneğin şartlı sağlık hizmetlerimiz var. Şartlı eğitim desteklerimiz var. Anneye ve aileye şart koyuyoruz. Sağlık kontrolüne getir, götür diyoruz. Ailesi şu kadar destek veriyoruz gibi. Çoğu annenin hesabına yatıyor, bence bu pozitif ayrımcılık da çok yerinde” değerlendirmelerinde bulundu.

“Vatandaşın Bize Gelmesini Beklemiyoruz, Biz Onlara Gidiyoruz”

Kamu Personeli Danışma Kurulu’nun uzun zamandır toplanmadığına da değinen Bakan Işıkhan, “Ekim ayında gerçekleştirdik. Kamu Personeli Danışma Kurulu bizim için çok önemliydi. Sendikalar bir araya gelip mevcutta hem üyelerin hem de alanda yaşanılan sorunların dile getirilmesi noktasında çok etkili bir çalışmayı da başlatmış olduk. Bunun yanında TİSK, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’in katılımıyla da Ekim ayında Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı’nı gerçekleştirdik. Bu da uzun bir süreden sonra tekrar bir araya geldi. O toplantıların sonrasında tüm paydaşlar bize teşekkür ettiler. Orada ihtiyaç duyulan alt başlıklarda komisyonlar kurduk. Yani bu çerçevede sorunu belirlemek değil, belirledikten sonra da bu sorunun çözümüne yönelik olarak neler yapabiliriz, Bakanlık olarak biz aynı zamanda paydaşlarımızla bir araya gelip bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında deprem bölgesi ile ilgili olarak da, deprem bölgesinin milletvekilleri, belediye başkanlarını Bakanlığımıza davet ettik, tabi bundan öncesinde de deprem bölgesi dahil olarak ben 21 şehri ziyaret ederek orada Şehir Buluşmalarını gerçekleştirdik. İş dünyasıyla, esnafımızla bir araya gelerek mevcutta yaşanan ihtiyaçları nedir, sorunları nelerdi